Yine filler tepişti, yine çimenler ezildi
Fil, cüsseli ve güçlü bir hayvandır. Çimen ise, cılız ve nazik bir bitkidir. Çimenlerin üzerine filler çıktığı an o nazenin bitki adeta yok olur gider. Yerinde ise kap kara toprak kalır. İşte, Ukrayna’da ve Suriye’de olanlar bize tam da bunu anlatıyor. Malum ABD dünyanın bekçisi hem de eli kanlı bir bekçi. İleri karakolu da İsrail. Dokunduğu yerde kan, zulüm ve göz yaşı oluşuyor. Ne yazık ki Rusya’nın da ondan kalır bir yanı yok. Yani al birini vur ötekine.
Uzun zamandır ABD’nin İsrail eliyle Akdeniz’e ulaşma emelleri hatta Ortadoğu’yu bu anlamda dizayn etme projesi vardı. Bu projenin adı da BOP Büyük Ortadoğu Projesi. Hedefi bölgedeki Arap devletlerini böl parçala zayıflat yöntemiyle küçültmek ve İsrail’i güçlü kılmak adına yeni kukla devletler oluşturmak. İşte, bunun örnekleri Afganistan, Pakistan, Irak, Libya, Suriye ve şimdi sırada İran ve cumhurbaşkanının dediği gibi belki ileride de Türkiye olacak. Bunu da ABD ve PKK kaynaklı haritalardan anlamamak için aptal olmak gerek.
Diğer tarafta Rusya’nın Ukrayna projesi gibi. Rusya güya Suriye’ye destek olmak adına bölgeye indi sonrasında Ukrayna üzerindeki emelini gerçekleştirme uğruna Suriye’yi ABD kaynaklı terör örgütlerine teslim ederek yapılan harekata göz yumdu. Peki, sonuçta ne oldu? Afganistan, Pakistan, Irak, Libya ve Suriye gibi çimen misali devletler ABD ve Rusya gibi fillerin ayakları altında ezilerek, yok oldular. Şimdilerde o devletlerden söz eden bile kalmadı. Oralarda yeni kukla göstermelik devletler oluşmaya başladı ve başlayacak.
Hatta halk Afganistan’da dönemin yönetimini, Pakistan’da Butto’yu, Irak’ta Saddam’ı, Libya’da Kaddafi’yi, İran’da Şah’ı arar oldu. Yarın bir gün Suriye’de de Esad’ı da arar olacak. Peki, kim zarar gördü? Tabi ki o ülkelerin halkları, insanları, çocukları, kadınları… Şimdi görüyoruz ki, yarın kendisine lazım olacağını dahi düşünmeden kendi ülkesinin varlığını yağmalayan, kurucularının heykellerini yıkmaya çalışan, toprağını savunmaktan aciz ülkeyi terk eden ve yarın yaşamak için ihtiyaç duyacağı kentleri yakıp yıkan ve birkaç yıl sonra da tüm varlığını tekrar o fillere vererek inşa etmeye/ettirmeye çalışan bir halk var karşımızda.
Bizde de bazı aklı evveller kendi ülkesini yakıp yıkan insanları haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Doğaldır ki halkların kendi kaderlerini tayin etme hakları vardır. Ancak, bu haklılığı ortaya koymak için fillerden destek almak ve onların ayakları altında ezilmek yerine demokratik haklarını kullanarak demokrasi mücadelesiyle tayin etseler daha iyi olmaz mı? Hani derler ya; gülme komşuna gelir başına! Kim nerede ne yaparsa yapsın fakat demokrasiden vazgeçmeden yapsın. En kötü demokrasi, en iyi dış etkenli oluşumlardan çok ama çok daha iyidir.
Yaşar GELER